
Zimmet suçu, Türk Ceza Kanununun 247. Maddesinde düzenlenen zimmet suçu “kamu idaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş ilk suç tipidir. TCK 247/1 maddesi ile kamu güvenirliği koruma altına alınırken bir bakıma kamu görevlilerinin kendilerine verilen görevin gereklerine uygun davranmaları gerekliliği amaçlanmıştır. Zimmet suçunu işleyen fail ile birlikte ayrıca fail üzerinde denetim yükümlülüğü bulunan diğer kamu görevlilerinin TCK 251 maddesi gereğince denetim görevini ihlal ettikleri gereğince yargılanmaları yapılmaktadır.
BASİT ZİMMET SUÇU CEZASI
Zimmet suçunun ileride detaylandırılacak olan daha ağır cezayı gerektiren veya daha az cezayı gerektiren halleri haricinde suçun temel şeklindeki tanımında belirtilen hallerde işlenmesi halinde basit zimmet suçu TCK 247/1 maddesi gereğince cezalandırılır.
TCK247/1; “Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
TCK 247/1 maddesinden de anlaşılacağı üzere zimmet suçu kamu görevlileri tarafından işlenebilen bir suç olduğundan “özgü suç” niteliğindedir. Bu nedenle kamu ceza hukuku açısından görevlisinin tanımının yapılması yerinde olacaktır.
TCK 6/1-c maddesine göre kamu görevlisi özetle; Kamusal bir faaliyetin yürütülmesinde atama ya da seçilme yoluyla veya herhangi bir surette sürekli ya da süreli yada geçici olarak katılan kişidir.
ZİMMET SUÇU UNSURLARI
Zimmet suçu özgü bir suç niteliğinde olması nedeniyle TCK 6/1-c maddesinde belirtilen kişiler haricinde işlenmesi mümkün değildir. Ancak bazı özel kanunların vermiş olduğu yetki dahilinde kişinin yargılanması hakkında kamu görevlileri hakkında uygulanan usuller kabul edilmiştir. Örneğin kooperatifler kanunun 62. Maddesine göre kooperatif yönetim kurulu başkan, üye veya memurlarının görevleri nedeniyle işlemiş oldukları suçlar nedeniyle yargılanmaları kamu görevlilerin yargılanmalarına göre yapılmaktadır. Ayrıca zimmet suçuna azmettirme ve yardım etme söz konusu olabilmektedir. Durumun başka bir istisnası ise vasilik görevi TCK 6/1-c maddesi kapsamında olması nedeniyle vesayet kararı altında olan küçüğün veya kısıtlının mal varlığı üzerindeki bir zimmet eylemi TCK 247/1 maddesinde belirtilen zimmet suçunu oluşturmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.03.2018 tarih ve 557/124 sayılı kararında;
“… sanıkların, inceleme konusu hükme esas alınan 18.12.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre bir kısmı belgelendirilemeyen ve kooperatif için harcandığı belirtilen miktarların kooperatifin toplam gelirinden düşülmesi ile tespit edilen 93.207 TL’yi uhdelerinde bulundurmaları şeklindeki eylemleri hem suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 202. maddesinin 2.fıkrasında, hem de suç tarihinden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 247.maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen nitelikli zimmet sucunu oluşturmaktadır.”
Hükmü ile zimmet suçunun kooperatif çalışanları tarafından işlenmesi halinde TCK 247 maddesi gereğince cezalandırılması gerektiğini belirtmiştir.
Zimmet suçunun konusu genel olarak bir malın zilyetliğidir. Bu sebeple zimmet suçunun oluşabilmesi için suça konu malın fail olan kamu görevlisine görevi nedeniyle devredilmiş olması gerekmektedir. Bu sebeple kamu görevlisinin suça konu malın zilyetliğini kabul etmeye yetkisi olup olmadığı hususlarının öncelikle tespit edilmesi failin hukuki statüsünün belirlemesinde önem arz etmektedir. Bu hususlar genelde kamu görevlisinin tabu olduğu yönetmelik veya mevzuat hükümlerine göre tespit edilmektedir. Zilyetlik kavramından farklı olarak kamu görevlisi veya özel kanunlar ile zimmet suçuna ilişkin kamu görevlisi statüsünde bulunan kişilerin kendisine zilyetlik dışında koruma veya gözetme yükümlülüğü ile teslim edilen mallar üzerinde bir mal edinme söz konusu olması halinde de fail TCK 247/1 maddesinde belirtilen zimmet suçundan yargılanması yapılmaktadır.
Koruma veya gözetim yükümlülüğü altında ya da zilyetlik olarak kamu görevlisine teslim edilen taşınır-taşınmaz ya da ayni veya nakdi tüm mallar zimmet suçunun konusunu oluşturmaktadır. TCK 247/1 maddesinde düzenlenen zimmet suçunda suçun konusu sadece para değildir.
Suçun oluşmasına etki eden unsurlar ve TCK 247 madde gerekçesi incelendiğinde zimmet suçu hakkında bir bakıma seçimlik hareketli suç demek mümkündür. Şöyle ki bu seçimlik hareketler; mal edinmek, suça konu malın amacı haricinde kullanılması ve başkasına vermek olabilmektedir.
NİTELİKLİ ZİMMET SUÇU
Zimmet suçunun nitelikli hali failin zimmet suçunu işlediği sırada ya da suçu işledikten sonra suçun ortaya çıkmaması amacı ile ayrıca hileli bir davranış sergilemiş olması halinde gerçekleşmektedir. Tıpkı dolandırıcılık suçunda olduğu gibi zimmet suçunda da bu hileli davranışın basit bir inceleme veya araştırma sonucu ya da kolay bir şekilde anlaşılamayacak ölçüde bir hileli davranış olması gerekmektedir. Bu durumun aksi halinde fail basit zimmet suçundan yargılanması yapılacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.01.2009 tarih ve 151/9 sayılı kararında;
“Nitelikli zimmet suçundaki hileli davranışların fiilin ortaya çıkmamasını sağlamaya yönelik olmasının yanında bu sonucu gerçekleştirmeye elverişli olacak nitelikte yoğun ve aldatıcı olması gerekir. Her kes tarafından anlaşılabilir ve özünde aldatıcı niteliği bulunmayan bir davranış hileli bir davranış olarak değerlendirilemeyecektir.” Demek suretiyle nitelikli zimmet suçunda hileli davranışın niteliğine vurguda bulunmuştur.
NİTELİKLİ ZİMMET SUÇU CEZASI
Nitelikli zimmet suçunun işlenmesi halinde fail hakkında verilecek ceza TCK 247/2 maddesinde belirtildiği üzere TCK 247/1 maddesinde belirtilen cezanın yarı oranında arttırılacağı belirtilmiştir.
KULLANMA ZİMMETİ SUÇU
Daha çok kullanma zimmeti suçu olarak bilenen seçimlik hareket TCK 247/3 maddesinde belirtilmiştir. Kullanma zimmeti suçunu işleyen fail hakkında TCK 247/1 maddesi uyarınca verilecek olan cezanın “yarı oranına kadar indirilebileceği” hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 29.01.2013 tarih ve 1274/33 sayılı kararında kullanma zimmeti suçu ve unsurları hakkında gerekli açıklamalarda bulunmuştur.
“Zimmet, bir kamu görevlisinin görevi dolayısıyla kendisine devredilmiş olan veya koruma ya da gözetimi ile yükümlü olduğu şeyi mal edinmesidir. Kullanma zimmeti ise, failin malı geçici bir süre kullanıldıktan sonra, iade etme düşüncesi ile uhdesinde tutması halidir “Suç konusu mal üzerinde malikin bulunabileceği tasarruflarla zimmet olgusu ortaya çıktığına göre; kullanmanın malikin bulunabileceği tasarruf niteliğinde olup olmadığına bakmak gerekir. Bu nedenle, her bir kullanmanın, ilgili somut olayın koşulları göz önünde bulundurularak yapılacak bir değerlendirmeyle, zimmeti oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi gerekir. Bu bakımdan, kullanmanın salt belli bir süreyle sınırlı olması, zimmetin oluşumuna engel değildir açıklaması yapılmıştır. Eylemin kullanma zimmeti olup olmadığı failin kastının tespitine yöneliktir. Failin dış dünyaya yansıyan davranışları ve suçun işleniş şekli göz önüne alınarak her somut olayda kastının suç konusu eşya üzerinde mal edinmeye mi, yoksa geçici bir süre kullandıktan sonra iade etmeye, yani kullanmaya mı yönelik olduğu belirlenmelidir. Bu belirleme yapılırken Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairece uygulandığı üzere failin herhangi bir uyarı, ihbar ya da şikayet veya soruşturma olmaksızın suça konu malı kendiliğinden ilgili kuruma iade edip etmediği önemli bir kıstas olarak ele alınmalıdır”
BANKA ÇALIŞANININ ZİMMET SUÇU
5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında faaliyet gösteren kalkınma ve yatırım bankaları, katılım bankaları veya finansal holding şirket çalışanlarının para veya para yerine geçen evrak veya senetler üzerindeki zimmet suçu 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160 maddesinde belirtilen şekillerde cezalandırılmaları yapılmaktadır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunun 160. maddesine göre zimmet suçunu işleyen banka çalışanı hakkında “altı yıldan on iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacakları gibi bankanın uğradığı zararı tazmine” Karar verilmektedir. 5411 sayılı Bankacılık Kanununda belirtilen zimmet suçu ile TCK 247/1 maddesinde belirtilen zimmet suçu suçun nitelikli ve daha ağır cezayı gerektiren halleri ile daha hafif cezayı gerektiren halleri oldukça benzerlik göstermektedir. 5411 Sayılı Bankacılık Kanunun 160/2 maddesi ile banka çalışanının zimmet suçunu işlediği sırada suçun ortaya çıkmaması için ayrıca hileli davranışlarda bulunması hali daha ağır cezayı gerektiren hal olarak belirtilmiştir. Suçun bu şekilde işlenmesi halinde fail hakkında “on iki yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası verilir; ancak, adli para cezasının miktarı bankanın uğradığı zararın üç katından az olamaz. Ayrıca meydana gelen zararın ödenmemesi hâlinde mahkemece resen ödettirilmesine hükmolunur.” Denilmiştir.
ZİMMET SUÇUNDA MALIN DEĞERİNİN AZ OLMASI
Zimmet suçunda suça konu malın değerinin az olması TCK 249/1 maddesi uyarınca fail hakkında verilecek olan cezanın üçte birden yarı oranına kadar indirileceği hüküm altına alınmıştır. Malın değerinin azlığı konusunda bu konuda mahkeme heyetine takdir yetkisi sunulmuş ise de, genel olarak failin ekonomik durumu veya zimmete konu mal veya para ya da para yerine geçen evrakların satın alma gücü ölçü olarak benimsenmiştir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 09.01.2018 tarih, 2016/1197 esas ve 2018/44 sayılı kararında;
“Mağdur ve tanık beyanlarına göre; sanığın zimmetine geçirdiği kabul edilen miktarın 213,85 TL olduğunun, fazlaya ilişkin miktarın ise mağdurların çoğunun yaşlı olması, kiminin okuma yazma bilmemesi, bir kısmının ise eksik ödenen miktarın ne kadar olduğunu hatırlamaması nedeniyle tespitinin mümkün olmadığının anlaşılması karşısında bu hususun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğinin, böylelikle zimmet miktarının suç tarihi itibariyle günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü nazara alındığında pek hafif değerde olduğunun, bu itibarla sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 249. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi …” şeklindeki kararı ile malın değerinin azlığı konusunda bir karar vermede dikkate alınacak durumlara vurguda bulunmuştur.
ZİMMET, İRTİKAP VE RÜŞVET SUÇU FARKI
Zimmet, irtikap ve rüşvet suçları gerek işleniş biçimleri ve gerekse failin seçimlik hareketleri dikkate alındığında oldukça benzerlik gösteren suçlardır. Zimmet suçu genel olarak kamu görevlisine teslim edilmiş bir mal üzerinde işlenmesi mümkün iken irtikap ve rüşvet suçlarında böyle bir durum söz konusu değildir. Her üç suçun birbirinden ayrımının daha iyi anlaşılması için irtikap suçu ve rüşvet suçu başlıklı makalelerimizi inceleyebilirsiniz.
ZİMMET SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK
Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması fail açısında verilen cezanın ciddi bir oranda azalmasına imkân sağlamaktadır. Kanun koyucu zimmet suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi durumlarını iki ayrı şekilde düzenlemiştir. TCK 248/1 maddesi ile; “Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.” Şeklindeki kanun maddesi ile failin suçun öğrenilip Cumhuriyet Savcılığınca soruşturmaya başlanılmasından önce ve TCK 248/2 maddesi ile; “Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.” Şeklindeki hükmü ile de kovuşturma aşamasında zimmet suçu için etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilirliğini belirtmiştir.
ZİMMET SUÇUNDA DENETİM GÖREVİNİN İHLALİ
Kanun koyu sadece zimmet suçunu işleyen değil, zimmet suçunu işleyen kamu görevlisi üzerinde denetim yükümlülüğü bulunan diğer kamu görevlilerinin de gerek kasıtlı olarak bu suça göz yummuş olmaları ve gerekse ihmali bir davranışla zimmet suçuna sebebiyet veren kamu görevlisinin de yargılanmaları öngörülmüştür.
Zimmet suçuna kasıtlı olarak göz yuman kamu görevlisi TCK 251/1 maddesi uyarınca müşterek fail olarak yargılanması yapılacak ve hakkında TCK 250/1 maddesi gereğince hüküm kurulacaktır.
İhmali bir davranış ile zimmet suçuna sebebiyet veren denetimle yükümlü kamu görevlisi ise; TCK 250/2 maddesi uyarınca “üç aydan üç yıla kadar hapis” cezası ile cezalandırılacaktır.
ZİMMET SUÇU GÖREVLİ MAHKEME
Zimmet suçu için ceza alt ve üst sınırları itibariyle yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemeleridir. Yargılama yetkisi ise suçun gerçekleşmiş olduğu yer Ağır Ceza Mahkemesidir.
ZİMMET SUÇU VE HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARI
CMK 231 maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı uygulanabilmesinin en temel şartı yapılan yargılama sonucunda fail hakkında verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın 2 yıl ve daha az olması gerekmektedir. Zimmet suçunun ceza alt sınırları itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı uygulanması çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Ancak failin etkin pişmanlık gibi durumlardan yararlanıp veya suçun TCK 247/3, TCK 248/1 – 2 ve TCK 249 maddelerinde belirtilen daha hafif cezayı gerektiren halleri veya etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması durumunda fail hakkında verilen hürriyeti bağlayıcı ceza iki yıl veya daha az olabilmektedir. Bu durumda CMK 231 maddesindeki diğer şartların birlikte gerçekleşmesi ile fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı uygulanması mümkün hale gelebilmektedir.
ZİMMET SUÇU VE MEMURİYETTEN ÇIKARILMA
Yukarıda zimmet suçunu işleyen fail hakkında yapılacak yargılama sonucunda gerek TCK 247/1 maddesi uyarınca verilebilecek hapis cezaları belirtilmiştir. Görüldüğü üzeri ceza miktarları itibariyle yapılacak yargılama sonucunda oldukça ağır yaptırımlar ile karşılaşılabilmektedir. Zimmet suçu gerek Anayasamızın 76. Maddesinde gerekse 657 sayılı devlet memurları kanununun 48. Maddesinde yüz kızartıcı suç olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle zimmet suçunu işlediği kesin delillerle sabit olan fail hakkında ayrıca 657 sayılı yasanın 125. Maddesinde belirtilen disiplin cezaları uygulanmaktadır.
657 Sayılı Devlet Memurları kanununun disiplin hükümlerinin düzenlediği 125/E maddesi kamu görevlisi için verilebilecek en ağır cezaları belirtmiştir. Bu cezalar “memuriyetten çıkarılma” cezalarıdır. Zimmet suçunu işleyen failin 657 sayılı devlet memurları kanunun 125/E-g maddesi gereğince memuriyetten çıkarılması söz konusu olabilmektedir. Zimmet suçu unsurları itibariyle farklı bir suç tipi olması, fail hakkında verilecek hürriyeti bağlayıcı cezaların miktarları ve yapılacak yargılama sonucundaki disiplin cezaları göz önüne alındığında gerek ceza yargılaması aşamasında ve disiplin soruşturması aşamalarında konusunda uzman bir ceza ve idari yargı avukatı vasıtasıyla davanın takip edilmesi sanık lehine olacaktır.
Ceza yargılaması ile disiplin suçu arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması için “Ceza Yargılamasının Disiplin Soruşturmasına Etkisi” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz. Google ile sitemize ulaşbilirsiniz.