
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu aile düzenine karşı suçlar başlığı altında 5237 sayıl Türk Ceza kanununun 234. Maddesinde düzenlenmiştir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu ile birlikte aile düzeninin korunması amaçlanırken bir bakıma da kişilerin velayet ve vesayet hakları güvence altına alınmıştır. Fail üzerine atılı suçu kişilerin velayet veya vesayet haklarını ortadan kaldırmaya veya engellemeye yönelik bir amaç ile hareket etmektedir. Bu nedene velayet ve vesayet kavramlarının hukuki açıdan tanımlarının yapılması yerinde olacaktır.
Velayet; On sekiz yaşından küçüklerin veya on sekiz yaşından büyük olup mahkeme tarafından haklarında kısıtlılık kararı bulunan çocukların eğitim veya diğer bakımların karşılanması için anne ve babaya tanınmış tüm hak ve ödevlerdir.
Vesayet; Velayet adlında bulunmayan on sekiz yaşından küçüklerin veya on sekiz yaşından büyük olup velayet altında olan kişilerin kişisel veya maddi menfaatlerini korumak üzere verilen bir haktır.
ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU CEZASI
TCK madde 234/1; “Velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dâhil kan hısmının, on altı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızın kaçırması ya da alıkoyması halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
TCK madde 234/2; “Fiil cebir veya tehdit kullanılarak işlenmiş ya da çocuk henüz on iki yaşını bitirmemiş ise ceza bir katı oranında artırılır.”
TCK madde 234/3; “Kanunî temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu, rızasıyla da olsa, ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin yanında tutan kişi, şikâyet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Kanunda belirtilen anne ve baba Türk Medeni Kanunun çerçevesindeki çocuğun anne ve babasıdır. Üçüncü dereye kadar ki kan hısımlığı ise genel olarak; çocuğun dayı, hala, amca ya da teyzeleridir.
ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU UNSURLARI
TCK 234/1 maddesindeki suçun konusunu genel olarak çocuklar oluşturduğundan gerek Türk Ceza Kanunu gerekse Türk Medeni kanunu çerçevesinde çocuğu; on sekiz yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlamak mümkündür. Ancak unutmamak gerekir ki konun koyucu belirli kişiler tarafından gerçekleşen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması eylemini TCK 234/1 maddesi kapsamında değerlendirmiştir. (TCK 234/3 maddesi hariç). Şöyle ki suçun failin velayet hakkı elinden alınmış anne veya babası ya da üçüncü dereye kadar olan akrabalar olabilmektedir. Failin sayılan kişiler haricinde birisi olması ve eylemin TCK 234/3 maddesinde belirtilen durum haricinde gerçekleşmesi halinde suç TCK 109/3-f maddesinde belirtilen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmaktadır. Madde metni ve gerekçesinden de anlaşılacağı üzere suçun faili velayet yetkisi olmayan anne ya da baba da olabilmektedir. Günümüzde daha çok boşanma nedeniyle çocuğun ortak velayetinin anne veya babadan alınarak sadece bir ebeveyne verilmesi halinde velayet hakkı olmayan diğer ebeveynin gerek velayet hakkını tamamen ihlal ederek gerekse mahkeme tarafından kendisine tanınan şahsi münasebet şartlarını ihlal etmesi ile de TCK 234 maddesindeki çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu işlenebilmektedir.
Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 24.04.2018 tarih, 2015/1222 esas ve 2018/3101 sayılı kararında da belirtildiği üzere;
“… müştekinin açtığı boşanma davası sırasında suç tarihinde on iki yaşından küçük olan … çocuk üzerindeki velayetin tedbiren babası olan sanıktan alınıp dava süresi boyunca müşteki olan anneye verilmesinin ardından sanığın kurulan şahsi ilişki kapsamında olay günü çocuğu müştekiden aldıktan sonra zamanında teslim etmediği tüm dosya içeriğinden anlaşılmakla, mevcut haliyle sanığın eyleminin TCK’nın 234/1, 234/2. maddelerinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde aynı Kanunun 234/3. maddesi uyarınca hüküm kurulması…”
Gerek yasa metninden gerekse yüksek mahkeme içtihatlarında da anlaşılacağı üzere kişinin çocuğun biyolojik anne veya babası olması durumu çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun oluşmasına engel bir durum teşkil etmemektedir.
Velayet ilişkisi Türk Medeni kanunumuzun 336 ve 337 maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanununun 336 ve 337 maddelerine göre;
- Evlilik devam ettiği süre boyunca velayet hakkını anne ve baba ortak kullanır.
- Boşanma veya ayrılık halinde mahkeme hâkimi tarafından çocuğun velayeti anne veya babaya verilebilir.
- Velayet ebeveynlerden birisinin ölümü halinde sağ kalan tarafa aittir.
- Anne veya baba evli değiller ise velayet hakkı anneye aittir.
Yukarıda belirtilen Türk Medeni Kanununun hükümleri gereğince velayet hakkı bulunmayan anne veya babanın çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu işlemeleri halinde TCK 234/1 maddesi uyarınca yargılanmaları yapılacaktır.
DAHA AĞIR CEZAYI GEREKTİREN HALLER
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun TCK 234/2 maddesinde de belirtildiği üzere TCK 234/1 maddesinde belirtilen velayet hakkı bulunmayan anne veya babası tarafından ya da üçüncü dereceye kadar olan hısımları tarafından cebir ya da tehdit kullanarak işlenmesi halinde veya çocuğun on iki yaşını bitirmemiş olması halinde fail hakkında verilecek ceza bir katı oranında da arttırılacağı belirtilmiştir.
Her ne kadar TCK 234/1 ve TCK 234/2 maddelerinde çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu belirli kişiler tarafından işlenebileceği belirtilmiş ise de; TCK 234/3 maddesi ile yukarıda belirtilen kişiler haricinde de başkaca kişiler tarafından suçun işlenebileceği belirtilmiştir.
Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 19.01.2016 tarih ve 2014/617 esas, 2016/401 sayılı kararında;
“… on beş yaşından büyük olan mağdure … Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi … Kız Yurdunda koruma altına alındığı ve 16.11.2010 tarihinde kaldığı yurttan kaçarak kendi rızasıyla sanık … evinde kaldığı oluşa uygun olarak kabul edildiği halde, iddianamedeki anlatıma göre sanığın eyleminin çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu, 5237 Sayılı TCK’nın 234/3. maddesinde düzenlenen suçun mağdurunun kaçırılan ya da alıkonulan çocuğun kanuni temsilcisi olduğu, olay tarihinde yetiştirme yurdunda kalan küçüğün kanuni temsilcisi olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının şikayetçi olup kamu davasına katıldığı gözetilmeden, sanık … 5237 Sayılı TCK’nın 234/3. maddesi uyarınca cezalandırılması …“
Diyerek çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun anne baba veya üçüncü dereceye kadar olan akrabalar haricinde kişiler tarafından işlenebileceği vurgulanmıştır.
ZORUNLULUK HALİ
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu bir zorunluluk hali içinde işlenmesi halinde faile TCK 25/1 maddesi gereğince herhangi bir ceza verilmez. Örneğin çocuğun velayet sahibi anne veya babasının yanında iken herhangi bir tehdit veya kötü muameleye maruz kaldığı durumlarda suçun işlenmesi halinde fail hakkında herhangi bir cezaya hükmolunmaz.
ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU ŞİKÂYET VE UZLAŞMA
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu TCK 234/3 maddesi haricindeki durumlar için şikayete bağlı olmayıp soruşturulması resen yapılmaktadır. Ancak TCK 234/3 maddesi yasa metninden de anlaşılacağı üzere şikâyete bağlıdır. Mağdurun suçu öğrenmesinden itibaren altı aylık yasal süresinde yetkili makamlara başvurarak bu konudaki şikâyet hakkını kullanması gerekmektedir. Ayrıca dava zamanaşımı da 8 yıldır.
ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME
TCK 234 maddesinde belirtilen fail için öngörülen ceza üst sınırları itibariyle yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir.
ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇUNDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
TCK 234/1 ve TCK 234/3 maddelerinde belirtilen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu ceza miktarları itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesinin uygulanmasına müsait suçlardandır. CMK 231. Maddesinde de belirtildiği üzere mahkeme tarafından fail hakkında verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın iki yıl ve daha az olması, failin daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmaması ve mahkeme tarafından bir daha suç işlemeyeceği yönünde olumlu bir kanaati oluşması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması karır verilebilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile çocuğun kaçırılması ve alı konulması suçunu işleyen failin 18 yaşından büyük olması halinde beş yıl içinde on sekiz yaşından küçük olması halinde ise 3 yıl içinde yeni bir kasıtlı suç işlememesi halinde daha önce verilen hükmün herhangi bir sonuç doğurmaması anlamına gelmektedir. Google ile sitemize ulaşabilirsiniz.