
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde
“Kasten Yaralama” ve “Kasten Öldürmeye Teşebbüs”
Suçları ve Bu Suçların Birbirinden Ayrımı
Her iki suçunda oluşumunda ilk maddi unsurun “kast” olması sebebiyle öncelikle kastın tanımına yer vermek gerekmektedir. Hukuki anlamda kast teriminin tanımı TCK’nın 21/1. maddesinde açıkça yapılmıştır.
TCK md. 21/1 : Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
KASTEN YARALAMA SUÇU:
Kasten Yaralama suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” başlığı altında 86/1,2,3 ve 87/1,2,3,4. maddelerinde düzenlenmiştir.
TCK’nın 86/1. maddesinde suçun özetle tanımına yer verilmiş maddeye göre; Kasten Yaralama suçu: “Kasıtlı bir eylem ile bir başkasının vücudunda acıya sebebiyet veren, vücut sağlığının veya bir takım algılama yeteneklerinin kaybolmasına ya da kısmen zayıflamasına sebebiyet veren” eylem olarak tanımlamak mümkündür.
Adalet Bakanlığı, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün yayımladığı 2020-2021 adli istatistiklere göre diğer bir çok ülkede olduğu gibi kasten yaralama suçu ülkemizde en sık işlenen suçlar arasında yer almaktadır. Atılı suçlama genel olarak nitelikli halleri dışında takibi şikayete bağlı suçlardan olup, 2014 yılında Sulh Ceza Mahkemelerinin görev ve yetkilerinin değiştirilmesi ile sanık hakkında atılı suçlamadan dolayı yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerine devredilmiştir. Gerek TCK 86 ve 87. maddelerinde yapılan suç tanımı ile görevli mahkemelerce gerekse Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay ilgili Ceza Dairesinin içtihatları doğrultusunda suçu “Kasten Basit Yaralama (TCK 86)” ve “Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama (TCK 87)” olmak üzere iki başlık altında irdelemek yerinde olacaktır.
- KASTEN BASİT YARALAMA:
TCK md. 86/1: Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK md. 86/2: Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
Her ne kadar genel olarak suçun işleniş yoğunluğu ve biçimi bakımından kasten yaralama şikayete bağlı suçlardan olsa dahi; TCK 86/3. maddesinde belirtilen;
Kasten yaralama suçunun;
TCK md. 86/3:
- a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
- b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
- c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
- d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
- e) Silahla,
- f) Canavarca hisle
İşlenmesi halinde mağdurun veya müştekinin şikayeti aranmaksızın ve uzlaşma hükümleri uygulanmaksızın sanık hakkında atılı suçlamadan Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenerek kamu davası açılacaktır.
- NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMA:
TCK md. 87/1: Kasten yaralama fiili, mağdurun;
- a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
- c) Yüzünde sabit ize,
- d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.
TCK 87/2: Kasten yaralama fiili, mağdurun;
- a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e)Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.
TCK 87/3: Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
TCK 87/4: Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
TCK’nın 87/1,2,3,4 maddeleri ve alt bendlerinde düzenlenen suç ana suç türünün nitelikli halleri olduğundan yine şüpheli/sanık hakkında mağdurun veya müştekinin şikayeti aranmaksızın ilgili hakkında C.Savcılığınca kamu davası açılacaktır.
Yasa metni içeriğinden de anlaşılacağı üzere suç bu suç “Kasıtlı olarak” işlenmektedir. Kasıt unsurunun tek istisnası TCK 88/1. maddesinde düzenlenen “Kasten Yaralamanın ihmali bir davranışla işlenmesidir” bu ayrımda dikkat edilmesi gereken husus ihmali davranışı sergileyen kişinin ihmali davranışının kendi görevi kapsamında olması gerekmektedir. Örnek olarak açılmak gerekirse; konutta veya iş yerinde meydana gelen yangına müdahale edip söndürmekle görevli itfaiye erinin yangın mahalline giderek yangına müdahale etmesi imkan dahilinde olduğu halde müdahale etmeyerek kişi veya kişilerin yaralanmalarına sebebiyet vermesi örnek gösterilebilir.
KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU:
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunumuzda genel olarak her suç türüne ayrıca teşebbüs hükümleri getirilmemiş olup, yapılan kovuşturma neticesinde suçu işlemekte olan failin atılı suçu işlemek maksadı ile icrai harekete geçip “kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı” suçu tamamlayamaması halinde “Teşebbüs” hükümleri uygulanmaktadır.
Teşebbüs hükümleri TCK’nın 35. maddesinde yer almakla beraber yukarıda tanımdan anlaşılacağı üzere failin kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı suçu tamamlayamaması halinde yasamızda belirtilen suç türlerinin de genelinde 35. madde uygulanmaktadır.
Suça teşebbüs
TCK md. 35/1 : Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.
TCK md. 35/2 : Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
TCK 35/2. maddede ana suça ilişkin öngörülen alt ve üst ceza sınırları dahilinde görevli mahkemece verilecek hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve diğer ceza türlerine ilişkin indirim oranları verilmiştir.
Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçundan fail hakkında kovuşturma yapma görevi ana suçun yani “Kasten Öldürme” suçunun yasa da belirtilen alt ve üst ceza sınırları dikkate alınarak Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanına girmektedir. Bu sebeple teşebbüs hükümleri uygulanmadan önce failin asıl maksadının “öldürme” olup olmadığının tespitidir.
Görevli mahkemece sanığın icrai hareketlerinde öldürme amacı güdüp gütmediği tespit edilerek öncelikle TCK’nın 81 ve 82. maddeleri uyarınca yargılanması yapılacak akabinde mahkeme suçun teşebbüs aşamasında kaldığının yani failin elinde olmayan sebeplerle suçu tamamlayamadığına kanaat getirmesi halinde 35/2. maddesinde belirtilen ana suça ilişkin indirimler uygulanarak sanık hakkında hüküm kuracaktır.
Kasten öldürme suçu TCK’nın “Hayata Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup;
Kasten öldürme
TCK md 81/1 : Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Nitelikli haller
TCK md. 82/2 : Kasten öldürme suçunun;
- a) Tasarlayarak,
- b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
- c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
- d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,
- e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
- f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
- g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
- h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
- i) Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
- j) Kan gütme saikiyle,
- k) Töre saikiyle, İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Denilmek suretiyle atılı suçlama hakkında öngörülen nitelikli haller sıralanmış ve cezaya ilişkin alt ve üst sınırlar belirtilmiştir.
Yine “Kasten Yaralama” suçunda olduğu gibi “Kasten Öldürme” suçunda da suçun ihmali davranışla işlenmesi mümkün olduğu TCK’nın 83/1,2. maddelerinde belirtilmiş ve ihmali davranışı sergileyen kişinin TCK 83. maddesi gereğince cezalandırılabilmesi için ihmal gösterdiği hareketin “kanuni bir düzenleme yada bir sözleşmeden kaynaklanan” bir görevinin olması gerekmektedir.
“KASTEN YARALAMA” VE “KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS”
SUÇLARININ BİRBİRİNDEN AYIRIMI
Her iki suç türü de 5237 sayılı TCK’nın ikinci kısmının “Kişilere Karşı Suçlar” bölümünde yer almakta olup özellikle kasten yaralama suçunun 87/2,3,4. maddelerinde belirtilen “Neticesi sebebiyle Ağırlaşmış Haller” ile TCK 35. maddesi yollaması ile TCK 81 ve 82. maddesinde düzenlenen “Kasten Öldürmeye Teşebbüs” suçları neticesi itibariyle birbirlerine benzerlik göstermektedir.
TCK’nın 87/4 maddesinde de belirtildiği üzere “fail, eylemin mağduru olan kişiyi öldürme maksadı gütmeksizin, sadece yaralama yada vücudunda acıya sebebiyet verme amacı ile” hareket etmiş olmakla birlikte öngöremediği sonuç olan kişinin ölümüne sebebiyet vermiş olabilmektedir. Buradaki asıl maksadının kişiyi yaralamak mı? yoksa öldürmek maksadı ile mi? hareket ettiğinin tespit edilmesi soruşturma ve kovuşturma sonucunda toplanan deliller ışığında yapılan yargılama sonucu tespit edilebilecektir.
Kasten yaralama suçunda olduğu gibi fail bu kez suçun mağdurunu öldürmek amacı ile eylemini icra etmiş ancak “öldürme” eylemini gerçekleştirememiş ancak suçun mağdurunun yaralanmasına sebebiyet verebilmektedir.
Gerek yerel mahkemelerce gerekse itiraz ve temyiz incelemesi sırasında Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay ilgili ceza dairelerinin her iki suçun ayrımı konusunda belli başlı kriterleri bulunmaktadır. Bu kriterler özetle;
- Failin mağdura yönelik eyleminin şiddet ve niteliği
- Fail ve mağdur arasında olay öncesine dayalı herhangi bir husumet kan gütme saiki bulunup bulunmadığı
- Yaralama maksadı ile hareket eden failin olay sonrasında mağdura yönelik davranışları
- Yaralama eylemi silahtan sayılır bir alet ile işlenmiş ise suç aletinin öldürmeye elverişli olup olmadığı,
Gibi kriterler göz önüne alınarak failinin hukuki durumu tespit edilmektedir.
Failin mağdura yönelik eyleminin şiddet ve niteliği : Suçun failinin mağdura yönelik eylemi sırasında kasten yaralamaya yönelik icrai hareketin öldürmeye elverişli olup olmadığı ve yaralama eyleminin mağdurun vücudundaki hayati fonksiyonlarına etki eden bölgelerine yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi her iki suçun bir birinden ayrımı konusunda önemli bir unsur olmaktadır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2004/2921 esas, 2005/2789 sayılı kararında kardeşini “av tüfeği” ile yaralaması eylemi nedeniyle yerel mahkemece sanık hakkında kasten yaralama suçlamasından dolayı verilen hüküm;
“Sanığın av tüfeği ile etkili mesafeden mağduru hedef alıp yaptığı atışla onu batın, kalça ve diğer bölgelerden ince ve kalın bağırsakta muhtelif yırtıklar husule getirecek ve ameliyatla hayatının kurtarılmasına sebebiyet verecek şekilde ağır surette yaraladığının anlaşılmasına göre öldürmeye teşebbüsten tecziyesi yerine sanığın tek atışla yetinip başkaca ateş etmediğinden bahisle suça yaralama vasfı verilmesi,” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2004/2921 esas, 2005/2789 karar)
Gerekçesi ile sanığın etkili mesafeyi gözeterek vücudunun hayati fonksiyonlarına etki edebilecek bölgesine isabet alarak ateş etmesi eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturmayıp, kasten öldürmeye teşebbüs suçun oluşturduğu gerekçesi ile yerel mahkeme kararı hakkında bozma kararı vermiştir.
Yüksek mahkeme bu kararında sanığın 1 kez ateş etmesinin öldürme kastı ile hareket etmediğinin kabule değer olmadığı, sanığın mağdurun hayati fonksiyonlarına etki edebilecek bölgesine isabet almasının atılı kasten öldürmeye teşebbüs suçunun oluşmasında yeterli olacağı yönünde karar vermiştir.
Fail ve mağdur arasında olay öncesine dayalı herhangi bir husumet kan gütme saiki bulunup bulunmadığı : Olay sırasında gelişen haller dışında fail ile mağdur arasında eylem öncesinde herhangi bir husumetin bulunup bulunmadığı bu husumetin öldürmeye varacak ölçüde olup olmadığı yada failin suçun mağdurunu öldürme kastının bulunmasına yeter bir uyuşmazlığın var olup olmadığı her iki suçun ayrımında yerel mahkeme ve yüksek mahkemelerce irdelenen önemli kriterlerdendir.
Yine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2008/3308 esasa, 2009/5944 sayılı kararında yerel mahkemece aralarında daha önce husumet bulunmayan sanığın mağduru bıçak ile kasten yaralaması e yaralama eyleminden dolayı mağdurun “basit bir tıbbı müdahale ile giderilebilecek ölçüde” yaralanmasına sebebiyet veren eyleminden dolayı sanık hakkında “öldürmeye teşebbüs” suçlamasından kurulan hüküm; sanık ile mağdur arasında olay öncesine dayalı herhangi bir husumet bulunmadığından dolayı suç vasfında hataya düşüldüğü sanık hakkında öldürmeye teşebbüs değil, “silah ile kasten yaralama” eyleminden dolayı hüküm kurulması gerektiği görüşü ile yerel mahkeme kararı hakkında bozma kararı vermiştir.
Yaralama maksadı ile hareket eden failin olay sonrasında mağdura yönelik davranışları : Mağduru yaralama veya öldürme maksadı ile eylemini gerçekleştiren failin olay sonrasında mağdura yönelik devam eden eylemine göre failin hukuku durumunun tespiti açısından önemli bir yere sahiptir, örneğin mağduru yaralama maksadı ile hareket eden fail maksadını aşarak ölümüne sebebiyet verebilecek derece ve nitelikle sonuçlanan eylemi sonrası durumun önemini anlayarak mağdura tedavi için müdahale etmesi yada bu yönde bir harekette bulunarak mağduru sağlık kuruluşuna götürmek istemesi gibi etkenler yine bu suçların birbirinden ayrımı konusunda önemli bir yere sahiptir. Ancak bu durumda failin öldürme maksadı ile hareket edip daha sonra pişman olarak mağdurun ölmemesi için herhangi bir icrai harekette bulunması kasten yaralama suçunu oluşturmamakla; kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturmaktadır, ancak bu ve benzeri durumda fail hakkında “etkin pişmanlık” hükümleri uygulanması olasıdır.
Yaralama eylemi silahtan sayılır bir alet ile işlenmiş ise suç aletinin öldürmeye elverişli olup olmadığı : Fail mağdura yönelik kasten yaralama eylemini gerçekleştirdiği sırada ateşli silah, kesici delici alet veya silahtan sayılır bir alet kullanmış ise bu unsurların insanı öldürmeye elverişli bir alet olup olmadığının tespit edilmesi önemli bir kriterdir, örneğin altsoy bağı bulunan annenin çocuğunu terlik kullanarak yaralaması veya öğretmenin öğrencisine tebeşir atarak yaralaması eyleminde kullanılan terlik ve tebeşir silahtan sayılır alet olarak nitelendirilebilmekte ise de; söz konusu aletlerin öldürmeye elverişli olmaması nedeniyle yaralama maksadı ile hareket eden kişinin eylemi sonucunda “ölüm” gerçekleşmiş olsa dahi bu kez kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm verilmesi mümkün olmamaktadır. Bu tip eylemde kullanılan aletin öldürmeye elverişli olup olmadığı hususunda genel olarak mahkeme heyeti takdir yetkisini kullanmakta ise de bazı durumlarda söz konusu alet öldürmeye elverişli olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden istenecek rapora göre de karar verilebilmektedir.